Sağlık, dürtüyle başlayıp, bir disiplin olarak oldukça eski bir geçmişi bulunmaktadır. Dolayısıyla en eski sağlık kurallarına da Hammurabi Kanunları’nda rastlanılmaktadır. Hatta eski uygarlıkların sağlık ilahlarıbile bulunmaktadır.
Türkiye’de ilk tıp okulu Selçuklular tarafından 1206’da Çifte Minare’de açılmış ve Osmanlılar da bunu devam ettirmiştir. O dönemin hastaneleri genellikle vakıflardan oluşmaktadır. Türkiye’de bilimsel manada ilk tıp okulu II. Mahmut Han tarafından 14 Mart 1827’de Mekteb-i Tıbbiye’yi Şahane adıyla açılmış, 1911 yılında da bu okul fakulte olarak İstanbul Dar’ül-fünunu’na devredilmiştir. 1933’teki Üniversite Reformu ile İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakultesi olarak eğitimine devam etmiştir.
Cumhuriyetin ilk döneminde yetersiz sayıda hekim olduğu bilinmekte ve her ilçeye bir hekim gönderilme politikası izlenmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda NAZİ Almanyası’ndan kaçan bilim insanları, İstanbul (Dar’ül-fünun) Üniversitesi’ne gelerek Türkiye’de tıbbın gelişmesine yardımcı olmuştur.
Bugün gelişmiş ülkelerde sağlık sektörüne bütçeden ayrılan pay iken, bu oran Türkiye’de \ivarındadır (ttb.org.tr).
713 milyar dolara ulaşan dünya ilaç pazarı 3 büyük pazarda yoğunlaşmıştır. Bunlar ABD, AB ve Japonya’dır. ABD pazar içinde satışların B'sini, üretimin 3'ünü elinde bulundurmakta ve ilk on ilaç şirketi arasından beşi Pfizer, Johnson and Johnson, Genentech, Amgen ve Merc olup, bunlar ABD firmasıdır. Diğer 5 şirketten GlaxoSmithKline ve Astra Zeneca firmaları İngiltere, Novartis ve Rochefirmaları İsviçre, Sanofi-Aventis firması Fransa’ya aittir (teb.org.tr)
Türkiye’de ilaç sanayinin kurulması ve gelişmesi dış monopoller tarafından engellenmektedir. Bu yüzde Türkiye’de ilaç ve tıbbi araç sanayi bakımından dışa bağımlıdır. Türkiye’nin dünya ilaç pazarındaki yeri 13 üncü sırada olup, pazar payı ise % 1,3’tür (tobb.org.tr).